
Yekta YILDIZ
Adnan Türközü (Harbî)
Şiirlerinde kullandığı mahlas HARBÎ dir. 1925 yılında Bünyan’da doğdu. Zabıt Kâtibi Mehmet Türközü’nün oğludur.
İlkokuldan sonra bağlama çalmaya ve şiir yazmaya başlamıştır. Daha sonra evlendiği komşu kızı Fatma’ya aşık olmasıyla başlayan şiir ve saz serüveni Anadolu Bölge Sanatkârlığı sınavını kazanarak girdiği Radyo Evi’nde sürdü. Bir çok Bünyan türküsünün ve halay havasının radyo repertuarına kazandırılmasını sağladı.
“Bozlak” ve “kırık hava” türküler yapmakta ve okumakta ustadır. Güftesi ve bestesi kendisine ait olmak üzere 15 plak yapmıştır.
1974 yılında İstanbul Radyosu’ndan emekli olduktan sonra İstanbul Konservatuarında öğretim üyeliği yapan Türközü 1982 yılında vefat etmiştir.
Akbayır’da navruz, çiğdem yetişir
Şahsenem’de şakrak bülbül ötüşür
Fakılar’da koyun kuzu katışır
Mor donlu çiçekler kokar Bünyan’da
Şeşe, Kösüre zümrüt yeşil bağındır
Arkanda Koramaz ulu dağındır
Yiğitler yetiren şen otağındır
Sular coşkun coşkun akar Bünyan’da
Kuzayını bürür Elos Yaylası
Güneyini süsler kaysı meyvası
Derde deva derler esen havası
Güzelleri nişan takar Bünyan’da
Mercimek’te türlü çiçekler biter
Çifte fabrikalar durmadan öter
Sanma ki Türköz’üm bu bize yeter
Âşıklar gönlünü yakar Bünyan’da
***
Ne var şunda darılacak
Aşkım yalan fal değildir
Benim gönlüm kırılacak
Bir incecik dal değildir
Su değildir içemezsin
Köprü sanıp geçemezsin
Metre metre biçemezsin
Bedestende şal değildir
Avuçlasan tutamazsın
Asla hîle katamazsın
Kilo kilo satamazsın
Satılacak mal değildir
Pay edilmez elde kalan
İflah olmaz aşkı çalan
Misafire ikram olan
Pazardaki bal değildir
Sırma saçın destelensin
Bana şarkı bestelensin
Gelemezse postalansın
Çekilecek hal değildir
Yenilecek bir aş sanma
Giyilecek kumaş sanma
Âşık Harbî’yi taş sanma
O kadar da lâl değildir
***
Dert doludur yanık sazın telinde
Bağrımız kül oldu gurbet elinde
Şu hasretlik nâmen yârin elinde
Yâr uykuda ben uyanık ağlarım
Sıla sıla diye yanıyor içim
Yâr olmazsa şu dünyada ben hiçim
Bu mahzun gönlümü şâdetmek için
Yâr uykuda ben uyanık ağlarım
Sen misin Türközü’m bu ilde garip
Hangi yaramızı sarsın bir tabip
Feryâdıma sen yet bāri ey Habîp
Yâr uykuda ben uyanık ağlarım
***
Yürüyüşün küheylandır
Bakışın bir ceylandır
Lâkin sözlerin yalandır
Burasını beğendin mi
Kırıldı elde sazımız
Geçmedi sana nazımız
Böyle yazılmış yazımız
Karasını beğendin mi
Ayrılığın tadın tattım
Zehirine şerbet kattım
Senin için tarla sattım
Parasını beğendin mi
Çok neşeli gülüyorsun
Sevdiğimi biliyorsun
Tam yüz kilo geliyorsun
Darasını beğendin mi
Birinci gün çok sarıldık
İkinci gün darıldık
Üçüncü günde ayrıldık
Sırasını beğendin mi
Harbî gibi bir ozanda
Kaynamayız bir kazanda
Ben İzmir’de sen Fizan’da
Arasını beğendin mi