top of page

Mehmet Metin Akbaş

8 Kasım 1937 yılında Bünyan’da doğdu. Babası, Kafkas savaşlarına binbaşı rütbesiyle katılmış olan, daha sonra Bünyan Sümerbank Fabrikası’nda görev yapan Hamit Bey; annesi ise, Kasırga-zāde Ömer Bey’in kızı Mediha Hanımdır. Beş kardeşten dördüncüdür. İlk ve ortaokulu Bünyan’da, Liseyi Kayseri'de okuduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırttı. Üçüncü sınıf öğrencisiyken rahatsızlığından dolayı okulu bıraktı. 16 Kasım 1992 yılında vefat etti. 


Ortaokulda başladığı şiir yazma özelliğini lise yıllarında daha da olgunlaştırdı. Lise sonrası yazmış olduğu şiirlerindeki doku tenkit edilemeyecek kadar kuvvetlidir. Sadece Türk şiirinden değil, İran ve Fransız şiirinden de örnekler meydana getirmiştir. Şiirlerini kitap halinde toplamış değildir. Şiirde olduğu kadar nesirde de kuvvetli bir kaleme sahipti. Bir çok dergilerde şiir ve nesirleri yayınlandı.

OY

Binbiriki türlü
Evler insanlar gördüm
En sunturlusundan
Yalınayağına

Ama en çok
Yalınlarını sevdim
Evlerin, insanların
Evleri, insanları yazanları da

 

***

 

UNUTULMAK  (Sone)

Gözümde tüttün yine şu garip akşam üstü…
Dönmediğin yollarda yıllarca ağladım, gel..
Söyle, ne yaptım da ben o güzelim kalb küstü,
Sana göz yaşlarımdan besteler bağladım, gel..

Ufukta o kan rengi dudakların göründü.
Geleceğim diyerek gittin ama dönmedin.
Ve sonra hatıralar gecelere büründü,
Ateş oldun kalbimde, tüttün fakat sönmedin

 

Seni az mı özledim, az mı ağladım sana…
Bir akşam garipliği ardında bıraktığın,
Döneceksin değil mi özlem dolu yuvana ?

 

Yollarını bekliyor yollarına baktığın..
Gece bahtımda yüzün ondördünde ay mıydı ?
Aaah…Fakat, unutulmak bu kadar kolay mıydı ?  

 

17 Ağustos 1955

 

***

 

RUBÂÎ

 

Seni ben kendime sultan, beni kurban bilirim
Seni beklerken ağarmış nice bir tan bilirim
Seni, dört pençesi kandır, canavardır dediler
Seni ben derdime dermân, canıma can bilirim
. . _ _      . . _ _      . . _ _      . . _ 
aruzun 3 feilâtün  / 1 feilün  kalıbıyla   
                                    
***

ÇIKA GELEN


Gel ! Hoş geldin gönül bahçeme..
Sefalar getirdin bir top ak-ışık.
Gel ! Hoş geldin, iyi geldin, iyi ki geldin
Buğulu baharlar getirdin ıp-ılık

Avuç içi kadar bir yer ama, baş köşen, buyur
Dünyayı alır, dilediğince kurulmana bak sen
Gel! Hoş geldin suyuma - ekmeğime, duyguma -düşünceme
Dağlar kadar, dağlar kadar huzur…

 

BOŞ AYNA

 

Başlayalı çok olan bir hikâye bu bilirsin
Ardına dayalı kapılardan öte

 

Çağla zamanı ülkelerine giderdi yol
Ağlamak kirli göklerin işiydi, sen gülerdin

 

Kervanlar gelir geçerdi gözlerinden bütün gün
Yıkanmış ışık yüklü, sevinç yüklü

 

Derin denizler içinde düşlerle sarmaş dolaş
Koşuşan balıklardı umutlarımız, küçüklü büyüklü

 

Başlayalı çok olan bir hikâye bu bilirsin
Bilirsin biteli çok oluyor, gelmen artık zor

 

Sorma, yitirdim gözlerini
Kervanlar gelmiyor, geçmiyor


SONSUZCA    

Bir taze baharda açıldı perde
Bir ümit sabahı başladı oyun
Yedi iklim yedi renk bahçelerde
Yedi iklim yedi renk: Gülüyordun

BİZİM ŞİİRİMİZ (ikili akrostiş)

Yıllar önce yemyeşil bir beldede bulmuşuM
Ellerimiz birleşmiş dost olmuşuz seninlE
Kalbimize yerleşmiş kardeş sevgisi kat kaT
Tatlı ve mavi yıllar bağlamış bize bizİ
Aramızda bir ant var bir ant temeli kandaN

3 Temmuz 1955
 

bottom of page