top of page

Kayseri'de Medreseler

ÇİFTE MEDRESE (GEVHER NESÎBE TIP TARİHİ MÜZESİ) :


Önemli bir bilim ve sanat merkezi olan Kayseri’de Selçuklu döneminde 15 kadar medrese olduğu belirtilmektedir. Bu medreselerin arasında,  Tıp Medresesi ve Şifahane olarak yapılan Çifte Medrese, Anadolu’daki ilk tıp merkezidir. Çifte Medrese, 1205 – 1206 yıllarında Selçuklu Hükümdarı II. Kılıçaslan’ın  kızı Gevher Nesîbe Sultan adına, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır. 

 

Gevher Nesîbe Şifāhanesi – Kayseri Darüşşifāsı – Şifā-Hatun Medresesi – Kayseri Maristanı – Darüşşifā Medresesi – Çifte Medrese –Çifteler – Gıyāsiye – Kayseri Tıbbiyesi gibi çeşitli isimlerle anılan Çifte Medresenin menkıbesi şöyle:

Gevher Nesîbe Sultan, saray baş sipahisine  gönül vermiştir. Evlenmelerine Gevher Nesîbe Sultan’ın ağabeyi hükümdar I. Gıyāseddin Keyhüsrev karşı çıkmıştır. Baş sipahiyi, kazanılması imkansız bir savaşa göndermiş ve baş sipahi orada şehit düşmüştür. Bu olaydan sonra Gevher Nesîbe Sultan vereme yakalanıp yatağa düşmüştür. Kız kardeşinin durumunu öğrenen I. Gıyāseddin Keyhüsrev, onu ölüm döşeğinde ziyaret eder. Son dileğini sorarak, ondan özür diler. Gevher Nesîbe Sultan, “Ben devasız bir derde düştüm, kurtulmama imkân yok. Hiçbir hekim derdime çare bulamadı. Ölümüm yakındır. Eğer dilersen, benim mal varlığımla adıma bir şifāhane yaptırt. Burada bir yandan dertlilere şifā verilirken, diğer yandan da çaresi olmayan dertlere çare aransın. Burada kimseden bir kuruş para alınmasın, burası benim adıma bir vakıf olsun.” diye buyurmuştur. 

 

I. Gıyaseddin Keyhüsrev, kendisinin sebep olduğu bu olaydan son derce pişmandır. Şifahanenin inşaatına 1204 yılında başlar ve iki sene sonra 1206 yılında eseri tamamlatarak hizmete açar. Daha sonra 12010 – 1214 yılları arasında şifāhanenin doğusuna Gevher Nesîbe Sultan’ın ikinci kardeşi İzzeddin Keykâvus tarafından tıphāne (tıp medresesi) yaptırılmıştır. İki medrese birbirlerine beşik tonozlu dar bir geçitle bağlanmıştır. Bu çifte yapı 1890 yılına kadar amacına uygun olarak kullanılmıştır.

 

Adından da anlaşılacağı gibi, yapı 2800 m2 alanı kaplayan iki bölümden ibarettir. Her iki bina, açık avlularıyla tipik bir Selçuklu plan şemasına sahiptir.
Gerek şifāhane ve gerekse medrese bölümü, açık bir avlu etrafında yer alan dört eyvandan oluşur. Şifāhane bölümünün batısında yer alan uzun bir koridor ve bu koridora açılan 4 – 5 m2'lik, akıl hastalarının tedavisi için odalar bulunur. Odaların tonozlarının bir çoğunda ışık ve havalandırma için oluşturulmuş kanallar vardır. Bu kanallardan aynı zamanda hastanın durumuna göre, müzik, su veya kuş sesleri içeriye verilerek onların tedavileri yapılmaktaydı.


Medrese bölümünün kuzey-doğu bölümünde Gevher Nesîbe Sultan’a ait sekizgen, prizmatik külahlı bir türbe bulunmaktadır.

 

Gevher Nesîbe Tıp Sitesi, yapısı ve tıp eğitimi açısından dünyadaki ilk ciddi tıp kuruşludur.

 

14 Mart 1982 tarihinden itibaren Tıp Tarihi Müzesi olarak düzenlenip hizmete açılmıştır.
 

GÜLÜK MEDRESESİ :

 

Gülük mahallesindeki Gülük Camiinin bitişiğindedir. Selçuklu Hükümdarı Keykavus zamanında Yağbasanoğlu Muzaffereddin Mahmut’un kızı Adsız Elti Hatun tarafından M. 1212 yılında cami ile birlikte inşa edilmiştir. M. 1334 yılındaki depremde büyük hasar gören bu medrese, cami ile birlikte hayırsever bir kişi olan Gülük Şemseddin bin Alâmeddin tarafından tamir ettirildiği için bu külliye Gülük adını almıştır. İki katlı olarak inşa edilen medresenin giriş kapısının sağ tarafındaki merdivenlerden üst kata çıkılmaktadır.

 

HATUNİYE MEDRESESİ :

 

Kayseri şehir merkezinde Cami-i Kebir (Ulu Cami) yanında M. 1431 yılında inşa edilen bu medrese, Dulkadiroğulları'ndan Nasıreddin Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Şamiler de denilen, büyük bir eyvan, bu eyvanın iki yanına sıralanmış on hücre ile 14 odadan meydana gelen Hatuniye Medresesinde bir revak ve çeşme de bulunmaktadır. İlgisizlik yüzünden uzun süre harap durumda kalmıştır. Kapısının üzerindeki Arapça  kitabenin anlamı şöyledir : “Bu medreseyi büyük emir, hayır ve hasenat sahibi Arap ve Acemin sultanlarının sultanı, dünya ve dinin yardımcısı saadetli emir Abdülreşid oğlu merhum Halil oğlu Mehmed – Allah günlerini daim etsin, Müslümanlar da o durdukça faydalansın – sevap umarak, ilim öğrenmekle uğraşacak, âlim ve öğrenciler için büyük şevval 835 (Haziran 1432) de yaptırdı. Allah onun lütuf ve ihsanını kabul buyursun” Hatuniye Medresesi, son yıllarda mülkiyetine sahip olanlar tarafından onarılarak işyeri olarak kullanılmaktadır.

 

SAHABİYE MEDRESESİ :

 

Cumhuriyet alanındadır. M. 1267 yılında III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in zamanında Vezir-i Âzam Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır. Kırık yaylardan meydana gelmiş bir kemerle çevrili olan kapı girintisinin iki yanında birer oda vardır.

 

Ön cephenin iki tarafında daire şeklinde destek duvarları bulunan medrese genel yapısı itibariyle; avlu, tonozla örtülü büyük eyvan, bir kubbe ile örtülü dört köşe bir salon, tonozlarla örtülü oda, yan eyvanlar, hücreler ve çeşitli odalardan meydana gelmiştir.

 

HACIKILINÇ MEDRESESİ:

 

Hacıkılınç Camiinin bitişiğindeki bu medrese, Ebu’l Kāsım bin Ali Tûsî tarafından M. 1249 yılında yaptırılmıştır. Daha sonraları, tahribata uğrayan bu medrese, cami çevresinin tanzimi nedeniyle 1928 de yıktırılmıştır.

 

HUNAT HATUN MEDRESESİ:  

 

Bu medrese de yine Hunat (Huand) Hatun tarafından yapılmıştır. Cami, hamam ve medrese bir bütün olarak aynı yılda yani M. 1237 yılında yapılmıştır. Külliyelerin yapılmasında üç amaç vardır: 1-hamam, bedeni temizlemek içindir.   2-medrese, düşünceyi temizlemek içindir.  3-cami, ruhu temizlemek içindir. Kenarları yüksek revaklarla çevrili avlusunun iki yanında sekizerden on altı hücresi  vardır. Medrese girişinin sağ tarafındaki odaların sonundaki odadan Hunat Hatun’un türbesine geçiş yapılır. Bir zamanlar arkeoloji, daha sonra da etnografya müzesi olarak kullanılan bu medresede şimdilerde hediyelik eşya satan dükkânlar bulunmaktadır.

bottom of page