top of page

Kayseri'de Sayılı Günler:

 

MART DOKUZU - 22 Mart

Rûmî Martın başından dokuzuna kadar  günlerde olan fırtına ve soğuklara denir. Koz kavuran fırtınası bu arada olur. Gece ile gündüz eşittir

MART DOKUZUNUN DOKUZU - 22 – 31 Mart 

Rûmî Martın 22 si  ile 31 i arasındaki  fırtınalı günlere denir.

APRIL BEŞİ - 18 Nisan

Rûmî Nisanın beşinde olan fırtınaya denir. Buna “Camız kıran Fırtınası” da denilir. Bu sayılı günde mandaları dışarı bırakmazlar. Bu günlerde olan soğuklar, kaysı, badem gibi erken çiçek açan meyve ağaçlarına zarar verir. 

“Sakın Aprılın beşinden  
Camızı ayırır eşinden” 

tekerlemesi yerinde bir ifadedir. Aprıl beşinden sonra hayvanları çayıra salarlar ki bunun için de:

“Aprıl apışır  
Dudak yere yapışır”

derler.  Yani hayvanlar,  dudağı yere yapışmışçasına otlarlar.

ENGÜR KIRAN FIRTINASI (FİLİZ KOPARAN) - 20 Mayıs

Rûmî Mayısın yedisidir. Bu gün şiddetli fırtına olur. Esen rüzgârlar ağaçların dallarını ve üzüm kütüklerinin engürlerini kırar. Hiç beklenmedik şekilde şiddetli yağmurlar yağar.  Türkmenler bu güne “Karıyı kazana tıkan” derler. Bununla ilgili olarak  “Havada bulut yok. Göstere’yi sel aldı” derler. 

 

GÜN DÖNÜMÜ - 22 – 25 Haziran

Rûmî Haziranın dokuzu ile on ikisi arasındaki fırtınaya “Gün dönümü fırtınası” denir. Bu günlerde çok şiddetli yağmurlar görülebilir. Bağcılar bu günü atlatmadan  bağa çıkmayı istemezler.

YANAR - 1 – 8 Ağustos

Rûmî Temmuzun on dokuzu ile yirmi altısı arasındaki en sıcak günlere “Yanar” denir. Bu günlerin diğer bir adı da“Eyyâm-ı bahûr”dur. Bu günlerde hava ne kadar sıcak olursa “Yanarın yamacı”nın da o kadar soğuk olacağı görüşü vardır.

ÇIRA - 31 Ağustos

 

Rûmî Ağustosun on sekizi için “Çıra yandı” ifadesi kullanılır. Bu tarihte üzümlerin tam olgunlaştığı bilinir. Çıradan bir hafta sonra üzümler kuruması için serilir. Bundan bir hafta sonra da cevizler çırpılmaya başlanır. Ki bununla ilgili olarak 

Çıra yanmayınca ceviz mi kavlar    
Ciğer yanmayınca gözler mi ağlar  

diye bir  de türkü söylenir.

 

Çıradan sonra geceler serinlemeye başlar.  Bazı bağcılar da artık bağdan inmeye  başlarlar.“Çıra”nın aslı hakkında iki rivayet vardır. Bunlardan biri Kayseri ulema ve vaizlerinden Merkez-zâde sayın Nuri TEMİZ’dir ki konuyu şu şekilde anlatmaktadır: “Çıra yandı” tabiri Hıristiyanlardan geçmedir. 
Hazret-i İsa göğe yükseldiği gece Hıristiyanlar dağlarda ateşler yakmışlar. Bu nedenle Hıristiyanlar her sene aynı günde bu çıra yakma geleneğini büyük bir törenle yerine getirirler.

Kayseri’deki Hıristiyanlar da Erciyes’in eteklerinde ve özellikle Ali Dağı’nda çıralar yakarlar ve büyük ayinler yaparlarmış. Aynı zamanda, papazlar çıra 
yakmakla üzümlerin kemale erdiğini ve yenmesine müsaade edildiğine de işaret edermiş.”

 

Diğer rivayet ise, Kayseri’ye ait bilgisi ve çok kuvvetli hafızasıyla meşhur Sayın Esat AKÇAKAYALI’nın rivayetidir. O da “Çıra” konusunu şöyle anlatmaktadır: “Rumlar Yuvanis Bodurumus  dedikleri töreni Hazret-i Yahya için yaparlar. Bunu, Rûmî Ağustosun altısında ve yirmi dokuzunda olmak üzere iki defa kutlarlar. Birincisinde üzüme okurlar ki, artık üzümün yeneceğini işarettir. İkincisinde karpuzun başını keserler ki,  bu da Yahya Peygamberin şehit olduğuna işarettir. Bu güne kadar karpuzu kesmeyen Rumlar bu ikinci çıradan sonra karpuzu kesmeye başlarlar. Bu iki ayin için Karadeniz sahillerinden beri bütün Rum zenginleri ve papazları bir hafta evvelinden Zincidere Manastırına gelirler çok büyük şenlik ve ayinler yaparlarmış. Rumlar çıra yakmazlar,  yalnız ayin yaparlar. Ermeni’ler ise Rûmî Ağustosun on beşinden sonraki ilk Pazar günü Ali Dağı’nda çıra yakarlardı.”

KÜÇÜK MİHRİCAN - 7 – 8 Eylül

Çıra’dan bir hafta sonraki sayılı bir gündür. Bir iki gün devam eden bu fırtına yazın son fırtınasıdır. Soğuk rüzgârlar eser, çiy düşer, sis olur ve yağmur yağar. Bu günlerde bostanları soğuk vurur. Bir hafta sonra da elmalar toplanır.

“Aslın bir menidir kibretmek nene  
Senden evvel gelip geçeni dene  
Mağrurlanma cemâline hüsnüne  
Bir yel eser mihricana uğrarsın”       

BÜYÜK MİHRİCAN - 15 Eylül

Küçük Mihrican’dan bir hafta sonra başlar. İlk güz (Eylül) ün ilk haftasıdır. Küçük Mihricandaki hava durumu ve etkileri aynıdır.

HAÇ - 22 Eylül

Büyük Mihrican’dan bir hafta sonra gelen fırtınadır.Kestane Karası ve Turna Geçimi fırtınaları da bu zamandadır.Artık soğuklar şiddetlenir.(Haç, bucağa kaç) derler ki, artık son bağcılarda bağlardan inerler.

PASTIRMA YAZI

Buna (Küçük yaz) veya (Fukara yazı) da denir. İlk ve orta güz, yâni Rûmî Eylül ve Teşrîn-i evvel aylarıdır. Bu sıcaklar 40 gün devam eder ve pastırma yapmak için en uygun zamandır. Bu nedenle halk arasında Pastırma Yazı diye ün yapmıştır.
 

KOÇ KATIMI - 22 – 24 Eylül
 

Sürülere koçların katılma zamanıdır. Her yöre kendine göre bir zaman belirler. Bu süre Kasım ayının 1 ila 13 ü arasındadır. Bazı yörelerde bu gün bir bayram havası içinde geçer. Haç’ı takip eden bu günlerde çıkan fırtınaya da  “Koç Katımı Fırtınası” denilir. 

PASTIRMA SICAĞI - 23 Kasım – 7 Aralık

Son güz (Teşrîn-i sânî yâni Kasım)ün sonları ile Kânûn-ı evvel (Aralık) in ilk haftası bazı senelerde sıcak ve kurak geçer. On beş gün devam eder. Pastırma Yazında pastırmasını yapamayanlar, işlerini bu günlerde tamamlarlar. Bu sıcaklarda (pastırmanın yağı çıkar) derler.

 

GÜN DÖNÜMÜ - 23 Aralık

Rûmî takvime göre [Kânûn-ı evvel (Karakış) yâni] Aralığın onunda gün dönümü olur. Şiddetli soğuklar ve yağışlar olur. Rûmî takvime göre Kânûn-i sânî  (Zemheri, yani Ocak) nin on dokuzundan yirmi altısına kadar devam eder. Rûmî Temmuzun on dokuzu ile yirmi altısı arasındaki “Yanar”a yâni yazın en sıcak günlerine karşılıktır ki  en soğuk günlerdir. “Yanar” da olduğu gibi “Yanarın Yamacı”nda da hamama gitmeyi, ciltlerde alaca olacağı düşüncesiyle
iyi saymazlar.

 

YANARIN YAMACI 01 – 09 Şubat
Rumi Kânûn-i Sāninin 19 – 26 günleri

bottom of page