
Yekta YILDIZ
Yerel sözcüklerden bazı örnekler:
A
aboo : şaşırma ünlemi
abaza çekmek : mastürbasyon
acıcık ~ ıcıcık : biraz, azcık
ağmanlamak :dengesi bozulmak
- ağrı : - beri, -itibaren aşağıdan ağrı dolandım geldim
ağrıklı : hastalıklı
alağaz : boşboğaz
alayı ~ alıyı : hepsi, tamamı
alemet : çalı çırpı ateşi
alifirik :kaypak
alingilli ~ alingirli : çapraşık , karmaşık
amsalak : karısının sözünden çıkmayan
anişik : zevksiz
arık : zayıf, çelimsiz
arıstag : tavan arası
āşam : akşam
aşgana : mutfak
aşmakanna : evde yapılan erişte, makarna ve çorba
avcar : baharat
avgın : üstü kapalı geniş ve temiz su arkı
avınmak : dişinin döllenmesi
ayakcak : taş merdiven basamağı
ayrıksı : başkalık, orijinallik
B
bacce : bahçe
bakıdı bakıdı : baka baka
baldırcan : patlıcan
bārimiye : hiç olmazsa
bayak : demin
beddā : beddua
beğermek : keçinin bağırması
beşirik : beceri
bıdılık : küçücük
bıldır : geçen sene
bırttırmak: surat asmak, küsmek
birçala :bir ara
billâse ~ birlâse : bir an
birmāfil :bir süre , bir an
bişirik : topraktan yapılmış sulu harç
biyâna : büyükanne
booğon : bugün
booo : hayret ve şaşkınlık ünlemi
bozmancalık : bozgunculuk
bozulamak : bağırmak, böğürmek
börâşı : mantı biçiminde yapılan çorba
buğlüz : kambur
buncāam ~ buncācık : bukadar
buymak : donmak
büküş : köşe başı
büllümbebek : papatya
C
cağşak : gevşek, oynak
carı : tez acele
cebelleşmek : çatmak, sataşmak, kavga etmek
cekceki : geveze, çok konuşan
cengeme : taş duvarların derz sıvası
cevranlamak : dolaşmak
cıbıldak : çıplak , züğürt
cılga : keçiyolu, patika
cılh : bozuk, çürük, kokmuş
cımcık : sırılsıklam
cıngı : kıvılcım
cırt : yaramaz, afacan
cicik : genç kız memesi
ciddiricillov : havai, hoppa
ciggirdemek : hafiflik etmek
cınnaklamak : tırnaklamak
cöddürük : kendini beğenen, çelimsiz
cöddürdemek : kendini beğenmek
cuğlaşmak : üşüşmek
cuvara : sigara
cüdde : cüsse
cüvap : cevap
Ç
çaltak : yürürken sakarlık yapan
çamsıtmak : sapıtmak, saçmalamak
çarşāsı : zabıta memuru
çattımçanak : gelincik çiçeği
çavdırık : dengesiz davranan, aptalımsı, hoppa
çelik : bir gövde koyunun ön kollarından biri
çellemek : ölmek
çemkirmek : arsızca davranıp bağırarak konuşmak
çepik alkış
çıkla : tamamen, yalnız
çıtçıdı : küçük bakır sahan
çiğermek : nemlenmek
çilpi : ince kuru dal
çinke : azıcık, bir parça
çişit : çeşit, tür
çovdürük : dikkatsiz, derin düşünmeyen
çöğdürmek : ayakta işemek
çöğlençüş : tahterevalli
çöğmek : bir tarafa eğilmek
çöğüntü : atıştırmalık yiyecek, içecek
çömütmek : çömelmek
çörtük : dağ armudu, mecazen zayıf bünyeli, büyüyememiş
D
dalöğlen : tam öğle vakti
debirana : gürültü şamata
debiyah: demin
dembesek : beceriksiz, salak
denneşik : düzenli, derli toplu
depik : tekme
dıdık : yüz, sîma
dibiyag : biraz önce
diğdirmek : ileri doğru incecik fışkırmak
dimek : demek, söylemek
diynek : değnek
domuşmak : küsmek, surat asmak
dölecik : düz, doğru
dulda : kuytu, gölge
duğdü : keserin arka düz tarafı
E
efilti : kalb çarpıntısı
elâka: ilgi
ellik ~ illik : sahur
endelipli : sahtekâr, hileci
ergap : akrep
erincek : tembel
ersimiş : evlenme çağına gelmiş kız
esaddan : sahiden
eşgâmır : mayalanmış hamur (maya olarak kullanılır)
F
fanılamak : uğuldamak
fenikme : baş dönmesi
ferfene : ortaklaşa yapılıp yenen yemek
fıddırık : oynak, elde avuçta durmayan
fıretrāfı : dört bir tarafı
fıta : güveyinin abdest alırken önüne tuttuğu ipekli önlük
firtik : çok küçük kalmış sabun
fücceten : aniden, birden bire
G
gabal : kiralık bağ
gallangup : yaka paça
gannavursu : bir kimsenin hoşa gitmeyen söz ve davranışlarına karşılık “karın ağrısı” yapma anlamındadır.
garāmet : iftira
garsamba : kuru kalabalık eşya
gaysa : hamurun yüzündeki kuruluk
gerikmek : gerginleşmek
gıdım gıdım : azar azar
gıvışlamak : kıpırdamak
gicişmek : kaşınmak
gönsümek : mesut olmak
gubat : kaba
gunduru ~ kundulu : iri taneli bir tür buğday
gücülen : zoraki
H
hangırdamak : kaba sesten gülmek
hapan : avuç
harhazın : toptan alınan kışlık yiyecek
harhıt : bozuk, eski
hedaye : hediye
heftiklemek : bocalamak, kararsız kalmak, ürkmek
hekâ : hikâye
heye : evet, aynen öyle
hıllanmak : bir şeyin etrafında dolanmak
hınaza : çekemeyen
hındırhıt : şöyle böyle
hırıt : düzen.iş, meşgale
hökke ~ hoke : bilgiçlik taslayan
homburdüdük : pisboğaz, obur
homukmak : suratını asıp oturmak
hoplamak : atlamak
hor hop : topluca, hep birlikte
huycukmak : bit yeniği aramak, şüphelenmek
I
ıcık : azıcık, biraz
ıcıkdan : birazdan
ıhdırmak : çöktürmek
ılıngaç : salıncak
ılfıdın : rafadan
ıptı : önce, ilk önce
ırasada : olgunlaşmamış meyve
İ
içesiňe : istenilen şekilde
ilâne : lahana
ileňňi : öylemi
illik ~ ellik : sahur
ilti : elti
ipdi : önce
ipil ipil : pırıl pırıl
ipiyden belli : epeyden beri
irişkik : sucuk(fazla kuruyup, rengi soluklaşmış ve çiğ olarak yenecek hale gelmiş sucuk)
işlik : imâlathane
K
kapınma : kaybettiğini telaşla arama
karınsız : kıskanç
kavara : osuruk
keleş : güzel
kemçik : ufuk suratlı kişi
kepezimek : bitkin düşmek
kepuze : karabasan
kercâne : kinâyeli
kertoş ~ kertiç: kertenkele
keh : sınır-kenar
kıldırincik : çok ince bacaklı
kılfacan ~ kırfacan : salgın hastalık
kıypıtmak : kimse görmeden çalmak
kişiflemek : gözetlemek
kitkit : moral, maneviyat
koçu : gelin konvoyu
korge: gölge
könes : hareketsiz, hantal köpek
kötelemek : fırlatmak, savurmak
kunkunneme : oturduğu yerde uyuklama
kurük : sıpa
kustü : hırka
L
lâlek : leylek
lâlli : süslü lâllenmek : süslenmek
lâvelemek : karşıdakinin konuşmasını alaylı olarak taklit etmek
lavgar : boşboğaz, geveze
lelbebi : leblebi
lüllülüm : birden fazla kişinin bağırıp, çığırması
lüver : tabanca
M
maaccer : önü açık bağ evi
malaha : bedava
māsimek : önemsemek
maymana çalmak : oyalanmak, dalga geçmek
mesarif : masraf
mıcırık ~ mışırık : bulaşık iş
mıhlandız : mıknatıs
möhlüz : iflas etmiş
mukāat : koruma, gözetme
muhallanmak : gücenmek
muzu : arabozucu
N
nâccem :ne kadar
nahas : nasıl oldu da
nebiyim : ne bileyim
nemârek : neyime gerek
nencām : ne kadar
neşeeel : ne biçim
nincâz : ne kadar az
nidiîm : ne yapayım
nooorek : ne yapalım
nooorüyoň : ne yapıyorsun
O
ofartmak : abartmak
oncâam : o kadarcık
oşukçu : yaltakçı
Ö
öneği : aksi huylu
öşbe : ukala
P
pahıl : cimri
patat : kekeme
pevlika : fabrika
pevrende : marmelat, salça gibi koyu kıvamlı yiyecek, pekmezden yapılan bir tür tatlı
pıtırıklı : tez canlı, telaşlı
pisik : kedi
ponçak :püskül
poturma : kargaşa, niza’
puhāri : baca
pürpürüm : semizotu
S
sakamet : sakarlık
savur : çok büyük sini
sekaltı : sofalarda yerden yüksekçe tahtalı bölüm
sellâle : kaygısızca, aldırmasızca
seme : anlayışı kıt, ebleh
sepli : istenilen biçimde
sınangılı : denenmiş
sıravāri : bir hizada
siddi : hanım
similig : uyuşuk
sintir : kılıksız, şaşkın, miskin
sohum : lokma
sokranmak : kendi kendine söylenmek
sokunmak : takınmak
somruk şekeri : akide şekeri
sumsug : yumruk
sümtük : her şeye imrenen
Ş
şalak : ham karpuz
şaptirik : kılıksız kadın
şarıkmak : şımarmak, yılışmak
şatilli : çok bilmiş
şalvar : şalvar
şebik : alkış
şeğel: şekil. biçim (o ne şeğel söz : o ne biçim söz)
şıkıňňa : hoppa kadın
şibidik : ökçesiz terlik
şikir : yüz, surat
şikirsiz : sevimsiz, suratsız
şirelendire şirelendire : ballandıra ballandıra
T
tapık : uyuması için, kundağın üzerinden bebeğin sırtına hafif hafif vurmak
tazir : azar
teltik : tetik
tengerlek ~ tengellek : tekerlek
tırakbat ~ tırakmat : damlardaki korkuluk duvarının taşlarından her biri
tırışık : kırışık, diriliğini kaybetmiş
timtik : fiske
tirkemek : ulamak
tohmalamak : çok yemekten dolayı, midenin aşırı derecede şişmesi
tomsu : tümsek
tükân : dükkân
U
uğunmak : nefes alamayacak derecede ağlamak veya gülmek, topacın hareket etmiyormuş gibi görünen hızlı dönmesi
umsunmak: ummak, arzulamak
Ü
üğrünmek : hafif hafif sallanmak
ülfezik : cılız, ölgün
üllüz : cılız, güçsüz
Küskes : mutlaka
ütne ~ ütnük : ibne
V
vıdırdanmak : kendi kendine, karşı tarafın anlayamayacağı şekilde yavaş sesle söylenmek
vığıldaşmak : kaynaşmak (kurtçuk, karınca, küçük çocuklar vb)
vıtvıtçı : dedikoducu
vîrā : sürekli, devamlı
vodurdanmak : vıdırdanmak
Y
yalbırdak : kılıfsız; ayakkabısız
yalımsak : görgüsüz
yānaz : aksi ters huylu
yapık : yazma
yeğni ~ yiğni : hafif, hoppa tabiatlı
yeğnicek : hafifmeşrepli
yemsinmek : çok az bir şeye tenezzül etmek
yesir : esir, tutsak
yınnaşık : şımarık, yılışık
yiğin : fazla, şiddetli
yikinmek : ayağa kalkmak, koşmak
yiňi ~ yeňi yitme : buluğa yeni ulaşmış
yirik : yırtık
yirik yirme : hamile kadının aşermesi
yonu yastığı : sırık yastık
Z
zaār : herhalde
zat : büsbütün, tamamen
zavrak : salatalık, hıyar
zemzemin : bodrum
zıbarmak : ölmek
zıbıldak : iriyarı, görgüsüz kimse
zomburtu : şiddetli titreme
zopçuk : hoppa, şımarık kadın